Cumhurbaşkanı Erdoğan: Partimizi hak ettiği yere evvelemirde kadınlar taşıyabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Partimizi hak ettiği yere evvelemirde kadınlar taşıyabilir

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:

“İstanbul İl Kadın Kollarımızın 7. Olağan Kongresi’nin partimize, şehrimize, ülkemize, milletimize ve tüm kadınlara hayırlı olmasını diliyorum. Konuşmamın hemen başında bugün vefatının birinci yıl dönümü olan Alev Alatlı’yı rahmetle ve şükranla yad ediyorum. Merhum Alev Alatlı, ülkemizin son asırda yetiştirdiği en üretken, en cesur, en hakikatperver kadın münevverlerimizden biriydi. Türkiye merkezli düşüncenin öncülerinden olan Alev Alatlı’ya bir kez daha yüce Allah’tan rahmet diliyorum.

Bugünkü kongremizle birlikte vazifelerine devam eden ve yeni görev alacak arkadaşlarımıza başarılar temenni ediyorum. Görevi devreden kardeşlerimize ise emekleri ve gayretleri sebebiyle teşekkürlerimi iletiyorum.

Her zaman söylediğim üzere kadınları dışlayan hiçbir teşebbüs gibi hiçbir siyasi hareketin de muvaffak olabilmesi, hedeflerine ulaşabilmesi mümkün değildir. Biz de partimizi bir erdemliler hareketi olarak kurarken, ana kademe yanında kadınlarımıza ve gençlerimize özel önem verdik.

Teşkilatlarımızı ve tüm faaliyetlerimizi bu üçlü yapı esasına göre yürüttük. Geçtiğimiz güçlerde Genel Merkez Gençlik Kolları Kongremizi yaparak yeni bir ekip ve yeni bir heyecanla Türkiye Yüzyılı yürüyüşümüze güç kattık. İnşallah 5 Şubat’ta gerçekleştireceğimiz Genel Merkez Kadın Kolları Kongremizde de yeni bir ekip ve yeni bir heyecanla ülkemizin tüm kadınlarımıza ulaşacak bir seferberlik başlatacağız.

Büyük Kongremizi 23 Şubat’ta tam bir demokrasi şöleni atmosferinde icra ederek Türkiye Yüzyılı yürüyüşümüzün hazırlıkları bir üst seviyeye çıkaracağız.

AK Parti’nin kadın ve gençlik teşkilatlanması, diğer partilere de örnek olmuş, onlar da aynı istikamette bir gayrete girmişlerdir. Gerçi hiçbir taklit, aslının yerini tutamaz derler ama kadınlar ve gençlerimiz adına bu gelişmeden gayet memnun olduğumuzu belirtmek isterim.

Görüldüğü gibi ne tarafa bakarsanız bakın kadının aileden başlayarak tüm toplumu, tüm insanlığı nasıl etkilediğinin işaretlerini görüyorsunuz. Erkeğin ailenin direği olduğu ifadesinin devamı, kadının da ailenin temeli olduğu gerçeğidir.

Siyaseti, bu çarpıcı fotoğrafın dışında tutmak mümkün değildir. Erkeği ve çocuklarıyla bütün bir ailenin gönlünü fethetmenin, onlara kendinizi anlatmanın ve ihtiyacınız olan desteği almanın yolu kadınlara ulaşmaktan geçiyor. AK Parti olarak hanelere ağırlıklı olarak kadın üzerinden girerek, seçimlerde yüzde 50’leri bulan oy oranlarını yakaladık.

Şayet bugün oylarımız arzu ettiğimiz seviyelerde değilse, kadınlara yeteri kadar etkin şekilde ulaşamıyor, kendimizi anlatamıyor, haneleri içeriden fethedemiyoruz demektir. Çünkü bu fetih ancak kadınlarımız yapabilir.

Partimizi hak ettiği yere evvelemirde kadınlar taşıyabilir. Biliyorsunuz 2028 seçimlerinde yeniden yüzde 50 oy oranına ulaşmak istiyoruz. Bu hedefin tutturulmasında sizden beklentimiz büyüktür.

Şunu asla unutmamalıyız. Siyasette her şeyin bir parça etkisi vardır. Ama en büyük amil çalışmaktır. Siz bakmayın bizdeki muhalefetin hiç çalışmadan yiyip, içip, sırtüstü yatarak armut piş, ağzıma düş mantığıyla iktidar beklediğine. Görüyorsunuz 22 yılı aşkın süredir bekliyorlar. Bu kafayla giderlerse daha 22 yıl da beklerler, 222 yıl da beklerler.

Milletimiz, ülkenin kaderini bu kifayetsiz muhterislere asla bırakmaz. Kadınlar, evlatlarının geleceğini bu iş bilmezlere kesinlikle emanet etmez.

Biz bugünlere erkeğiyle, kadınıyla, genciyle, yaşlısıyla hep beraber çok çalışarak, emek vererek, ter dökerek, kafa patlatarak her zemin ve şartta mücadeleyi diri tutarak geldik. Yarın da aynı kararlılıkla, aynı hazırlıkla, aynı dinamizmle milletimizin huzuruna çıkmak zorundayız.

Aksi takdirde bizi tıpkı geçen yılki mahalli seçimlerde olduğu gibi bu kifayetsizlere mahkum ettiğimiz için milletimiz de tarih de affetmez.

Üzerimizdeki vebal çok büyük. Omuzlarımızdaki yük gerçekten çok ağır. Biz de bu yükün ve vebalin mehabetine uygun bir samimiyetle çalışarak şükran borcunun ötesinde can borcumuzun da olduğu milletimize aşkla hizmet edeceğiz.

Bugüne kadar bizi yarı yolda bırakmayan, her mücadelemizde yanımızda olan kadınlarımıza inanıyor ve güveniyoruz.

Türkiye’nin amiral gemisi İstanbul’un her alanda olduğu gibi bu hususta da diğer 80 vilayetimize örnek olacağına inanıyorum.

Geldiğimiz noktada durum cinsiyetsizleştirme sinsiliği altında erkekleri de içine alan bir cinnete doğru evrilmeye başlamıştır. Küresel kültürün baronları tarafından LGBT sapkınlığı birçok alanda teşvik edilmekte ve özendirilmektedir.

Çocuk istismarını da meşrulaştıracak kadar arsızlaşan bu sapkınlığa itiraz etmek, birçok Batı ülkesinde neredeyse imkansızdır. Sinemadan modaya, dijital mecralardan edebiyata, siyasetten sivil topluma geniş bir yelpazede hayatımıza zerk edilmek istenen bu cinnetten milletimizi uzak tutmamız şarttır.

Türkiye, günden güne iyice zıvanadan çıkan bu sapkınlıkla mücadelenin bayraktarlarından biri olmaya devam edecektir. Esasen bizim inancımız da, kültürümüz de hatta dilimizde böylesi bir cinsiyetçi ayrıma kesinlikle uygun değildir.

Bizde kadın daima ailenin ve toplumun ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilmiş, öyle muamele görmüş, kadına daima hürmet edilmiştir. Dikkat ederseniz birçok türkümüzde kadın ve erkeğe dair ifadeler cinsiyetçi ayrımı içermeyen, sadece insanı işaret eden kelimelerdir.

Türkçemizdeki adam ve kadın kavramları da asla cinsiyetçi bir ayrımı değil, sadece ve sadece cinsiyet farkını belirtir. Kimi yanlış uygulamalardan hareketle milletimizi fıtratına aykırı bir parantezin içine hapsetmek isteyenlerin derdi, kadınlar değil, doğrudan milli ve manevi varlığımızdır.

Küresel rüzgarlara kapılarak aile kurumu yıkmakla kalmayıp, erkek ve kadın arasındaki çizgiyi ortadan kaldırmak bizi çağdaş yapmaz sadece emperyalistlerin, küreselcilerin oyuncağı yapar.

İşte görüyorsunuz evlilik oranları hızla düşerken, boşanma oranları aynı hızla artıyor. Gençlerimizin çocuk sahibi olmak iştiyakı öylesine azaldı ki artık nüfusumuzun 2035’ten itibaren düşüşe geçmeye başlayacağı, 2100’de de 65 milyona gerileyeceği simülasyonlarla karşılaşıyoruz.

Tehlikeyi görmek için bundan daha çarpıcı örnek aramaya gerek var mı? Dünyada maruz kaldıkları yoğun baskı ve propagandanın etkisiyle bu tür akımlara yol veren ülkeler artık tehlikeyi gördükleri için birer birer tedbir almaya başladılar.

Erkeği erkek, kadını kadın ikisini birden de insan olarak koruyup kollamak bizim de önümüzdeki dönemde uygulayacağımız politikaların ana eksenini oluşturmaktadır. Bunun için Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun odağına güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye ilkesini yerleştirdik. 2025 senesini yine bu anlayışla aile yılı olarak ilan ettik.

Bakanlığımızın adındaki aile ifadesinden rahatsız olan marjinaller şüphesiz bizi ve gayretlerimizi hedef alacaklardır. Kadın haklarını dillerine pelesenk edip, çoğu çocuk ve kadın 50 bin Gazzeli mazlumun katledilmesine 471 gün boyunca sessiz kalanlar sırf aileye, kadına, çocuğa sahip çıktığımız için bizi eleştireceklerdir.

Biz bunlara asla kulak asmayacak, çığırtkanlıkları ve tehditleri karşısında kesinlikle geri adım atmayacağız. Bunların yüzlerindeki maskeyi indirmeye kararlılıkla devam edeceğiz.

Kadın, aile ve nüfus politikalarımızın toplumla, hayatın gerçekleriyle ve milletin değerleriyle bağı kopmuş sesi çok çıkan ama halkta hiçbir karşılığı olmayan marjinal yapılar tarafından sabote edilmesine izin vermeyeceğiz.

Hırsları boylarını öylesine aşıyor ki artık gizlemekte zorlanıyorlar. Kendi partilerindeki garip ve kirli ayak oyunlarını, Türkiye siyasetinin temel meselesi gibi göstermeye kalkacak kadar gerçeklerden kopmuş haldeler.

Karşımızda Türkiye’nin ana muhalefet partisi mi yoksa sirk çadırımı var inanın belli değil. Hallerine baktıkça gülsek mi ağlasak mı bilemiyoruz. Genel başkanı elinde kırmızı kartla ortada dolanıyor. Eski genel başkan, ona sarı kart göstererek oyuna girmeye çalışıyor. İnanın sorun kırmızı kart ne işe yarar bilmez. Sorun sarı kart ne işe yarar onu da bilmez. Belediyecilik hizmetleri bakımından sürekli irtifa kaybeden başkanlar, ortada fol yok yumurta yokken meçhul bir adaylık peşinde koşuyor.

Her tarafından yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık, taciz fışkıran teşkilatlarındaki kokuşma ayyuka çıkmış durumda. Ama sorsanız ilkeli siyaset ve etkili muhalefet yapıyorlar.

Biz, seçimlerine ne zaman yapılacağını gayet iyi bilenlerdeniz. En küçük bir zafiyetin, en küçük bir rehavetin, en küçük bir gerilemenin bize en büyük maliyetler doğurabileceğini hep birlikte görüyoruz.

Geçen yılki mahalli idareler seçimlerinde arzu ettiğimiz neticeleri alamayışımızın tek sebebi, işte bu tablodur. İstişare kültürünü kurumsal yapımızın genlerine nakşetmiş bir parti olarak gerektiğinde kendi özeleştirimizi yapmaktan çekinmeyeceğiz. Önemli olan tökezlemek değil, hemen toparlanıp çok daha kararlı ve güçlü şekilde yoluna devam edebilmektir.

Biz ilk safhayı atlattık. Şimdi vites yükseltme vakti. Ana kademesi, kadın ve gençlik kollarıyla tüm teşkilatımızı yeni bir heyecanla ayağa kaldırdığına inandığımız il kongrelerimizi tamamlamak üzereyiz.

Bir kez daha İstanbul Kadın Kollarımızın 7. Olağan Kongresi’nin hayırlı olmasını temenni ediyorum. Yönetimde görev alacak kardeşlerime başarılar diliyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.”

  Hibya Haber Ajansı